Ararım sabahı gecelerin içinde derin derinde
Yanarım alev alırım alevi görürüm senin elinde
Durabilir mi taş olsa söyle benim yerimde
Unutulsun, unutulsun gerekirse
Verse 1 [Saian]
Eylül’ün eğninde yıkım var üstat çık yola
En büyük sensin senin şarkılar senindir heyyamola!
Kimliği belirsiz sabah beş gibi
Sokak arasında iki el ateş gibi
OoOo..!
Ya sen türküler söyle ya da benimki dinle
Geçer mevsimler bir mendili katlar gibi cebime
Parmaklarında çabuk bir yatkınlık ve gül kurusu
Söndürdüğün gibi sigaranı yemin et bu son olsun
Gülümserlik senin üstünde yeni bir güneşti
Açardı geçerken adalardan eskiden güleçtin
Bir plakta Franz Lizst altında meşeden masa
Elbisene bir diyecek yok bembeyaz tabula rasa
Bir tren bekleniyor her yelkene lodos
Her rıhtıma bi tekne, her sahneye Godot
Eski bi’rün çizer yüzüne nazlana nazlana
Yıldız haritalarından mavi atlaslara
Nakarat [Emir Can İğrek]:
Ararım sabahı gecelerin içinde derin derinde
Yanarım alev alırım alevi görürüm senin elinde
Durabilir mi taş olsa söyle benim yerimde
Unutulsun, unutulsun gerekirse
Verse 2 [Saian]
Düş bozumları
Gecenin on ikisinde yitik bir zarf
Cehennem başkasıdır arkasına saklanan intizar
Eski sokaklarda çalan yeni bir caz
Islatır kendini Türkçe yağmura o caz belki de hicaz
Gözümden bir komet geçti aklımdan direnmek
Sen yargıcılar karşısında çıplak Phyrne ne ki
Sen geceden gebe kalan yıldız var aklında
Akdeniz kanar beyaz kemanlar altında
Akdeniz! Akdeniz beyaz kemanlar altında
Ay gölgesinde dinlenen bir yorgunluktu bak deniz
Ben artık gözyaşı çetesine mensup bir gangsterim
Sen Godiva gibi geçerken beni de gör istedim
Ey ağlatan zarafet
Uzun uzun kirpikler gibi
Yüzün bir kıyı kumsalı
Gözlerin su dibi
Önünde sonunda bitecek dert
Öykünün sonunda gidecekler
Nakarat [Emir Can İğrek]:
Ararım sabahı gecelerin içinde derin derinde
Yanarım alev alırım alevi görürüm senin elinde
Durabilir mi taş olsa söyle benim yerimde
Unutulsun, unutulsun gerekirse